Bak Bakalım Blogumda Var mı?

25 Kasım 2011 Cuma

Fransa-İtalya Turu- 2. Gün: Grasse- Cannes- Nice

2. gün sabah erkenden kalkıp kahvaltımızı yaptıktan sonra Fransa'da parfümün doğduğu yer olan Grasse'ye doğru yola çıkıyoruz. Bu arada, Fransa'nın bu bölgesinde (Cote D'Azur) mi, yoksa tüm Fransa'da mı tam olarak bilemiyorum ama otobüs ücretleri çok uygun, tek kişilik gidiş bileti 1 Euro.
Grasse'nin kendi gibi küçücük bir istasyonu var ve yürüyerek her yere gidebiliyorsunuz.

Küçük bir çarşıdan geçtikten sonra 3 büyük parfüm fabrikasından Fragonard'ın müzesi ve satış mağazasına geçiyoruz. Müzede fotoğraf çekmek(nedense) yasak. Biz de fabrikayı geziyoruz.
 Parfümlerin yapıldığı daha yakın zamanlarda kullanılan koca kazanlar. Müzedekiler, tam da belirtildiği gibiydi: "Müzelik"  :)
Bu da fabrikanın hemen köşesine kondurulmuş büst. Eskiden parfümler sokaklarda bu amcalar tarafından satılıyormuş ya.
Bu da fabrikanın içindeki harita. Türkiye'den gül ithal ediyorlarmış. Eee, Isparta gülümüz meşhurdur.
Buradan biraz alışveriş yaptıktan sonra(ki onlar için ayrıca post geliyor) Cannes'e gitmek için Nice'ye geri dönüyoruz. Bilet ücreti yine 1 Euro. Fiyatları neden söylüyorum; buralara sevgili rehberimiz ve tabii ki tüm rehberler yüksek ekstra ücret istiyorlar. Cannes 45 Eroydu mesela.
Birkaç saatlik yolculuğun ardından meşhur film festivalinin yapıldığı Cannes'teyiz. Yol boyunca bir yanımızda palmiyeler ve lüks oteller, diğer yanda ise muhteşem, süper, harika Akdeniz...
Arkamda, yere serilip güneşlenen amcayı gördünüz mü? Denizde yüzen ve sörf yapanları mı ararsınız, böyle sereserpe güneşlenenleri mi? Onları görünce ben de ısınıverdim birdenbire, çıkardım üstümü başımı :)
Festivalin yapıldığı binayı hiç böyle düşünmemiştim açıkçası. Ünü gibi şaşaalı bişiy bekliyordum.
Ünlülerin el izlerinden. Hatunun tırnakları bile çıkmış :)
Peki ya Whoopi'ye ne demeli? Hatunun parmak izleri bile çıkmış yahu!
Johnny Depp'i aradım ama bulamadım. Hastasıyım efenim, hastasıyım...
(Bu arada kırmızı halıdaki fotoğrafımı da bulamadım, böhü...)
Afilli otobüs durağı görmek isteyen?
Sean Penn'in de hastasıyım :)
Ve bu da afilli otobüs garı.
Gördüğünüz gibi şehrimiz lüks efenim, şehir zengin. Buraya yazın gel, tatil yap, Akdeniz'in sularına bir de burada bırak kendini, ye-iç-alışveriş yap-bol bol harca, gel ;)
Akşam tekrar Nice'ye dönüyoruz. Nice akşamı da çok keyifli...
Önce şehir meydanına gidelim. Akşamı ışıl ışıl ve kalabalık. Her yer cafe ve mağazalarla dolu. Ünlü fıskiyesiyle Plaze Massena.
Dikkat ettiniz mi, kaldırım yok.
Bundan sonra fotoğraf çekmemişiz. Acıktık, yorulduk, biraz dinlenme ve ardından yine alışveriş zamanı. Dediğim gibi; yol boyunca küçük dükkanlar, cafeler, mağazalar, dar sokaklar, yolun benim yüzüme dönük olan kısmından itibaren de Nice sahil şeridine doğru yol alabilirsiniz.
Bir sonraki gün St. Paul, Monaco bizi bekliyor...










4 yorum:

  1. çatlattın bizi.ee neler aldın kendine parfüm falan almadınmı yoksam :(

    YanıtlaSil
  2. oo şiddetle bekliyorum o parfüm postunu =)) hakkat kaldırım yok ya ama ne kadar güzel temiz geniş görünüyor

    YanıtlaSil
  3. :) Çatlama canımsın...Aldım İlknurcum, almaz mıyım? Koca bir şişe ve bir de mendil parfümlerden. Post hazırlıycam :)

    Dimi xceliscim, evde net olmadığı için işyerinden girebiliyorum, arada kaçıyoruz işte nete, o yüzden ancak, azıcık bekle canımcım ;)

    YanıtlaSil
  4. tertemiz heryer bu yabancılar turizm işini iyi biliyor bende festival binasını şaşalı düşünürdüm hep parfüm almadan dönmek olmazdı iyi yapmışsın canım:)

    YanıtlaSil

Adsız yorumlar yayınlanmayacaktır, teşekkürler...