Geçtiğimiz bayram tatilini Marmaris'te geçirdiğimi hatırlıyorsunuzdur. Onunla ilgili ayrı bir post hazırlarım. Ama önce günübirlik gittiğimiz Rodos hakkında biraz bilgi ve fotoğraf paylaşayım.
Marmaristen 1 saatlik gemi yolculuğumuzun ardından şehre varıyoruz.
Eski şehre Rodos'un limana en yakın kapısı olan St. Catherine Kapısından giriyoruz.
Eski kilise kalıntıları.
Bu yolu takip ettiğinizde şehrin meydanı olan Hipokrat Meydanı'na varıyorsunuz. Nutellalı dondurma denemenizi öneririm ;)
Şehrin en ihtişamlı kapısına varıldığında fotoğraf çektirmeyeni dövüyorlar.
Ve Mandraki Limanı'na doğru yol alıyoruz. Giderseniz mutlaka görmelisiniz. Limana giriş; aşağıdan.
Murat Reis Camii.
Ve dünyanın 7. harikası Rodos Heykeli. Şu an 2 geyik bulunan sütunlarda Güneş Tanrısı Helius'un heykeli varmış. Heykel o kadar büyükmüş ki her iki sütuna heykelin ayakları basıyor ve gemiler heykelin, ayaklarının altından geçiyormuş.
Ve ben: 9 kilo vermiş, bir zamanlar giremediği şortun artık içerisinde ve tatil modunda olması nedenleriyle mutlu ben :)
Limanı gezdik, şimdi eski şehre tekrar dönüyoruz. Şövalyeler Sokağı'ndayız.
Bu sokağın sonunda Rodos'un en önemli yerleri arasında sayılan Üstadlar Sarayı'na geçilebiliyor. Ne var ki, saray tadilatta olduğu için detaylı inceleme fırsatımız olmadı.
Buradan Süleymaniye Camii'ne doğru giderken 1972'de kapatıldığını öğrendiğimiz eski Türk Okulu'nu görüyoruz.
Ve son olarak Süleymaniye Camii.
Vee caminin karşısında yer alan Hafız Ahmet Ağa Kütüphanesi.
Buradan, Saat Kulesini geçerek hemen paralel sokak olan Sokrates Sokağı'na dönüyoruz. Burada bol bol alışveriş yapabilir, hediye alabilir, biraz dinlenebilir ve bol bol frappe içebilirsiniz :)
Bu arada caminin hemen dibindeki güneş saatini kaçırmayın derim.
Bunları önce kim buldu da diğerimiz sahipleniyor?
Hipokrat Meydanı'ndan sevgiler :)
Sanki yeniden oraya gitmişim gibi anılarım canlandı... Eşimle keşke Rodos bizde kalsaydı diye az hayıflanmadık orada. Çoook güzel...