Sihirlimavi Geziyor: Karadağ-Kotor (Mayıs-2018)

Ofiste ve evde geçirdiğim yoğun günlerin ardından biraz nefes almak için blogumdayım şimdi. Ne yazayım, bugün sizlerle ne paylaşayım diye düşünürken, biraz anılarımı da tazeleyeyim düşüncesiyle bir gezi yazısı olmasını istedim belli bir ara sonrası. E madem gezi yazısı paylaşıyorum; Karadağ-Budva yazımın ardından gezide aynı güne sıkıştırdığımız Kotor'u anlatayım size benim gözümden...

Hırvatistan gezimiz sırasında, internet aracılığıyla ayarladığımız turun 2inci ayağı olan Kotor; Budva'dan sonra Karadağ'ın, birkaç saatliğine de olsa gezme fırsatı yakaladığımız bir diğer şehri. UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan şehir, Adriyatik Denizi'ne kıyısı olan ve Kotor Körfezi'nin de etkisiyle daha da güzelleşmiş.

Şehir, ülkenin diğer şehirlerinde olduğu gibi etrafı dağlarla çevrili. Ki, sanırım bu nedenle ülkenin adının "Karadağ" olması da çok normal.

Öncelikle, çok acıktığımız için, hemen mekan arayışına geçtik. Dışarıdan kasap gibi görünen, ancak aslında aynı zamanda da minik bir restaurant olduğunu öğrenince hemen içeri girdik. İstediğiniz et türünü, sizin istediğiniz şekilde pişiren mekanda, inanılmaz güzel ve lezzetli sos ve salatadan oluşan büyük birer tabak ve koca koca ekmekler, istediğiniz içecekle servis ediliyor. Kişi başı 5 ya da 6 Euro ödediğimiz restauranttan hem karnımız tok, hem de lezzetli bir yemek yemenin vermiş olduğu keyifle tekrar şehir gezimize döndük.

Yukarıdaki video, eski şehre henüz girmeden çektiğim bir video. Kotor surlarının altından geçen Skurda Nehri, çok sakin ve huzurlu bir görünümdeydi. Etrafındaki büyük alanda ise, yemyeşil ağaçlar ve çiçekler ortamı güzelleştirmişti.

 

....

Kampana Tower

Budva'dan sonra Kotor'a geldiğimizde ilk olarak; 3 farklı giriş kapısı bulunan Old Town bölgesini gezmeyi tercih ettik. Yine dar sokaklar, yine Ortaçağ Mimarisinin hissedilmemesi imkansız etkisi ve yine birbirinden güzel noktalar...

....

Nispeten büyük Saat Kulesi güzeldi. Önünde bulunan Utanç Anıtı ise; eskiden insanların bir suç işlediklerinde, bu anıta bağlanıp cezalandırıldığı yönünde rivayete sahip.

Tarihi Silah Meydanı, Old Town'daki tüm güzelliklerin yanısıra dinlenmek, alışveriş yapmak ve birşeyler yiyip içmek için de gayet güzel bir seçim olabilir.

St. Nicola Kilisesi

Kotor Katedrali

Sveti Luka Kilisesi

Denizcilik Müzesi, zamanında bir saraymış. Zaten, eski dönemlerdeki saray ve büyük hanedanların yaşadığı, o döneme göre görkemli evler, şimdilerde müze olarak kullanılıyor.

...

Şehrin Old Town bölgesinde görecekleriniz genel olarak bu yerler. Harita ya da konuma gerek görmeden, şehrin sokaklarına kendimizi bıraktık ve yol bizi nereye götürürse oraya gittik. Maksat, bir şehri daha görmekse, evet, biz bunu da gerçekleştirmiş olduk.

...

Buraya kadar gelip de göremediğim için üzüldüğüm tek yer; Our Lady of the Rocks Adası oldu. Üzerinde sadece kilise bulunan adaya gidiş-dönüş uzun sürecekti ve vaktimiz kısıtlı olduğundan burayı es geçmek durumunda kaldık.

Kotor'da, bahsettiğim diğer şehirlerde olduğu gibi bol bol deniz ürünü ve pizza tüketebilirsiniz. Meşhur Karadağ şarabını dinlenirken yudumlayabilir; yol kenarlarında tezgah açan satıcılardan bol bol incir alabilirsiniz.

Eğer vaktiniz varsa, Kotor Körfezi'nde denizin eşsiz güzelliğini ve Kotor Kalesi'ni ziyaret edip şehri tepeden görmeyi unutmayın ;)

..............

Bir sonraki yazım; Bosna-Hersek olacak. Saraybosna ve Mostar'ı merak edenleri bloguma bekliyorum :)

Hepinize mutlu haftasonları...