Sayfalar

21 Haziran 2011 Salı

İspanya Gezisi- 2. Gün: Granada Şehir Merkezi

Bir yarım günümüzü alan El Hamra Sarayı gezimizin ardından şehir merkezine doğru yol alıyoruz. Ama öncesinde sarayın kale kısmından Granada fotoğrafları:


İsterseniz sarayın yakınından hareket eden 32 numaralı otobüsle isterseniz yürüyerek merkeze ulaşabilirsiniz. Biz, yürüyerek daha çok yer keşfedebileceğimizi düşündük.
Arapların yaşadığı mahalleye doğru yol alıyoruz. Küçük, beyaz evlerden oluşan, İspanyolca konuşan Araplarla dolu, dar sokak ve yollarla bezeli, Sarayın tam altında bulunan bir mahalle burası.




Bu arada farkına varmadan Sarayın tam karşısına doğru gelmişiz ve rehberimizin bize bahsettiği, Sarayın güneş batarken muhteşem göründüğünü belirttiği tepeye ulaşmışız. Biraz dinlenelim düşüncesiyle tepede, tüm turistlerin buluştuğu noktaya vardık. 2 İspanyol müzisyenin harika şarkıları, püfür püfür esen rüzgar, karşımızda muhteşem saray ve canım sevgilim...Müthiş bir yaşam enerjisi tüm bunlar benim için :)

Arap Çarşısını da ihmal etmeden kısa bir süre dolaşıp alışveriş yaptıktan sonra saray civarından ayrılıyoruz. Daha keşfedilecek çok yer var. Aşağıdaki fotoğraf şehre giriş kapısı.

Şimdiyse, yeni tatlardan da deneme vakti.
Şehir meydanında birbirinden güzel restaurantlar, barlar, hediyelik eşya alışverişi yapabileceğiniz dükkanlar mevcut. Restaurantlardan birine girip yemeğimizi yiyoruz. Ben, özellikle Endülüs'te meşhur Gazpacio çorbası, paella ve tatlı olarak da flan istedim.
Gazpacio çorbası; soğuk olarak içilen bir çorba. İçerisinde domates, salatalık, biber ve çeşitli baharatlardan oluşuyor ama malzemeler sanırım püre haline getirilmiş, çorbada belli olmuyor. Bana ayrıca biraz yağlı gibi geldi, ekmek sayesinde çorba içilebilir hale geliyor.
Ana yemeğim; paella. Aslında adını, tavasından alan bu yemek çok çeşitli yapılıyor. Ana malzemesi safran ve pirinç. İsterseniz sebzeli, tavuklu, domuz etli ya da deniz ürünlerinden oluşan paellalardan istediğiniz birini deneyebilirsiniz. Yemeğim, tava yerine tabak içerisinde geldi bu restaurantta. Yanında da meşhur içecek sangria. Kırmızı şarap, likör, şeker ve elma ya da portakal dilimlerinden oluşan denedikten sonra tadına bayıldığım hafif bir içki. Özellikle de Endülüs sıcağında gayet iyi geldi.
Tatlı olarak ise Flan'ı tercih ettim. Karamelize edilmiş, sütlü bir tatlı. Açıkçası çok beğenmedim, basit bir tatlı. Denemiş oldum. Bu arada hemen bir dipnot eklemeliyim; tatilim boyunca diyet yapmam mümkün değildi. Hergün kilometrelerce yol katedeceğimi de hesaba katarak diyeti 10 gün boyunca kestim ve herşeyden yedim. Sonuç olarak ise sadece 300 gr. alıp döndüm. Diyetin ve çok fazla yol katetmenin etkisi olsa gerek. 
Yemek molamızın ardından merkezde turlamaya başlıyoruz. Granada'nın meşhur katedrali ve hemen az ilerisinde Kraliyet Şapeli. İçeride kraliyet ailesinin mezarlarının, ayrıca kişisel eşyalarının bulunduğu mekanda fotoğraf çekmek yasak olduğu için sadece gitmenizi tavsiye etmekle yetinebiliyorum.
 Ve ana meydanda Kraliçe İsabel'in ünlü kaşif Cristof Colomb'u desteklediği ifade edilen heykelini de fotoğrafladıktan sonra yine biraz alışveriş yaptıktan sonra otelimize dönüyoruz. Yorgunuz, çoook yorgunuz.

Dipnot: Burada, Çingene(gitanos) mahallesi olarak adlandırılan mahallede gerçek çingenelerin flamenko gösterilerini izleyebilirsiniz.

 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Adsız yorumlar yayınlanmayacaktır, teşekkürler...