Çooook uzun zamandır bu kadar güzel, bu kadar etkileyici, bu kadar çarpıcı ve bir o kadar da sarsıcı bir film izlememiştim. 2 gencin doğumlarından itibaren kesişen yolları ancak bir sergiyle birlikte farkındalık yaratıyor. Özgür ve Deniz'in birbirleri için yaratılış öyküleri izleyeni derinden sarsıyor. Bu film için söylenecek çok şey var ama izledikten sonra söz bitiyor; geriye de sadece çok şey anlatan derin bir sessizlik kalıyor.
Önce lay lay lom bir modda izlersiniz filmi. Malum ya aşk anlatılıyor, komik, heyecanlı...Ardından film sizi yavaş yavaş içine alıyor. Öyle ki, sadece arkanıza yaslanıyorsunuz, elinizdeki mısır kutusunu bir yerlere bırakıyorsunuz, filmin sizi kavramasını ve içinde barındırmasını, bir duygudan öteki duyguya geçişlerle beraber yaşamaya başlıyorsunuz. Olay örgüsü ve kurgu o kadar güzel kurulmuş ki, siz filmin herhangi bir yerinde kalmıyor; filmin götürdüğü yere, filmle birlikte gidiyorsunuz. Duygu yoğunluğu ve geçişler o kadar güzel verilmiş ki, herhangi bir yere saplanmıyor; hepsine eyvallah diyorsunuz. Müzikler(başlangıçtaki Müslüm Gürses hariç) o kadar güzel yedirilmiş ki, o sahneyle uyumuna hayran kalıyor "buraya da ancak bu şarkı yakışırdı"yı düşünüyorsunuz. Kahramanların hepsi de (anne, baba, dede, arkadaşlar ve diğerleri) o kadar canlı ve o kadar gerçek ki, "işte benim annem, babam, dedem vsvsvs" kelimeleri geçiyor beyninizden...
Emeği geçen herkesin ellerine ve yüreklerine sağlık. "Babam ve Oğlum" filminden sonra izlediğim ajitasyondan uzak, en yürekli ve en sarsıcı filmdi...
Dipnot: Afiş, internetten alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Adsız yorumlar yayınlanmayacaktır, teşekkürler...