Sayfalar

24 Aralık 2010 Cuma

Çekilişim ile İlgili

Herkese merhaba,

Önümüzdeki haftadan itibaren izne ayrılıyorum ve büyük ihtimalle şehir dışında olacağım. Bu süre zarfında  hediye etkinliğime (sadece bloggerlar) katılmaya devam edebilirsiniz. Bunun dışında bazı yorumlarda sadece mail adresi verilmiş. Bu kişiler eğer bloglarında yayınladılarsa bana tekrar mail gönderebilirler mi?

Son katılım tarihi bildiğiniz gibi 31 Aralık 2010. Ancak ben, o tarihlerde yine şehir dışında olacağım ve çekiliş sonucunu açıklamam çok büyük ihtimal 3 Ocak'ı bulacak. Katılan herkese teşekkürler ve herkese mutlu yıllar...


22 Aralık 2010 Çarşamba

Turist

Geçen hafta cuma akşamı arkadaşlarla birlikte merak ettiğimiz "Turist" filmini izlemeye gittik. Filme genel nlamda bakacak olursak; konusu belli, sonucu belli, güzelim Venedik'i bile doğru düzgün gösteremeyen, sıradan bir filmdi. Ancak, Johnny Deep ve Angelina Jolie'nin performansları gayet başarılıydı. Zaten Johnny Deep benim her daim favorim olup, rol aldığı her filmi izlemem gereklidir. Vizyonda şu an izlenebilecek birkaç iyi olduğunu düşündüğüm ve önerebileceğim film var, ama yine de ben buna da bir göz atayım diyorsanız film hala vizyonda.
Dipnot: Afiş, internetten alıntıdır.

Bir Tavsiye

Hemen hemen tüm kadınların korkulu rüyasıdır kadın&doğum uzmanına muayene olmak. Bu nedenle bir uzmana görünmeyi hep erteleriz, bahaneler uydururuz. Belki de bu nedenle bazı şeyler için geç kalmışlığımız da olur bazen.
Belgin Hanımla tanışmayı ve doktorum olmasını kendim için şans olarak görüyorum ben. Herşeyden önce güleryüzü, sakin ve güven verici duruşu, rahatlamanızda büyük etkisi olduğunu düşündüğüm yumuşacık ses tonu, işine hakimiyeti ve bilgisi ile kendinizi gönül rahatlığıyla emanet edebileceğiniz bir doktor.
Kendisi Ankara Zekai Tahir Burak Hastanesi'nde görevli ve ayrıca Tunalı'da muayenehanesi var.

Muayenehanede görevli sekreter ve ebe arkadaşlar. Her ikisi de güleryüzlü, sıcak ve samimi.


Sevgili doktoruma bu yolculuğumda benimle olduğu için bir kez de buradan teşekkür etmek istiyorum. Gülen yüzün ve gözlerin hiç solmasın...

Randevu için 0 312 427 89 89
İnternet Sayfası için: http://www.feminenankara.com/


17 Aralık 2010 Cuma

Gabrini&Golden Rose

Bu rengin beğeni ortalaması yok. Bazıları renge bayırlırken bazıları rengi çok itici buldu. Siz nasıl buldunuz?

Golden Rose beyazın üzerine 2 Gabrini'yi sürdüm(Bu arada oje numarasını almadığımı farkettim. Oooff! )
Gabrini'nin yapısını çok beğendim, hem sürümü kolay, hem çabuk kuruyor, hem de uzun süre bozulmuyor. O kadar temizlik yaptım, bana mısın demedi.

Bu ojenin üzeine bir de siyah-pembe ya da beyaz puantiyeler düşünsenize... 

Ayşegülcüüüm'ün Cicileri

Ben Ayşegülcüüüm'e söylüyorum, "bırak bu işleri, gel emekli ol, kendine bi tükan aç" diye ama dinlemiyor beni. Harcanıyor buralarda ama neyse, ben şimdi blogumda cicisini yayınladıktan sonra teklif üstüne teklif gelecek, işini bırakmak zorunda kalacak. E ama böylesi daha iyi değil mi Ayşegülcüüümm???
Üzerindeki önceden yelekmiş, gitmiş Bursa Ucuz Kumaş Pazarı'ndan kol yaka ve cep kenarlarında kullandığı kumaşı almış, süslemiş püslemiş böyle bi güzellik oluşturmuş. Nasıl buldunuz? Harika değil mi? Ayşegülcüüüm, sipariş olursa yaparsın değil mi?  :)))) 




16 Aralık 2010 Perşembe

Golden Rose Ojelerim

Yok yok, bu blogger arkadaşlar insanı yoldan çıkarırlar hakikaten. Özellikle de oje ile ilgili yazan blogger arkadaşlar. Ve hatta özellikle de oje delisi :)) Her ne kadar sevgili oje delisi kadar olamayacak olsam da ben de sonunda içimdeki renkleri tırnaklarıma yansıtmaya başladım. O da yetmedi fotoğraflarını da bloguma eklemeye karar verdim. Kahramanlarımız; Yeşil olanı 37, beyaz olanı ise 203


Tırnaklarıma önce beyaz ojeden bir kat sürüp kurumasını bekledim. Ardından 3 katta ancak rengi ortaya çıkan yeşili geçtim. Ayrıca yeşil olanının şişe ve fırçasından hiç memnun değilim. Hem fırçası çok kalın, sürümü zor; hem de kapak kısmı oje sürerken ele tam oturmuyor. Bu arada tırnaklarımın kenarlarına taşanlara takılmayın. Ben, oje iyice kuruduktan sonra kenarları temizlemeyi tercih edenlerdenim. Siz rengi nasıl buldunuz?

14 Aralık 2010 Salı

Kartpostallar

İnternet, e-mail ve türevleri çıktı, mertlik bozuldu moduna girdim bu güzel kartpostalları gördüğümde. Lise yıllarıma kadar kartpostal göndermeye devam ettim. Sonrasında da çocuksu buldum, internet dünyasına giriş yaptım, teknolojik imkanları kullandım ve kartpostal gönderme huyu hoooop çöpe....


Ama bu cicileri gördüğümde hemen aklıma o günler geldi. Birinden kartpostal geldiğinde... Ya da birine kartpostal gönderdiğimde....(Yaşlanıyor muyum ne?) Bu yıl bir değişiklik yapsam, kartpostal göndersem, nostalji yapsam...

13 Aralık 2010 Pazartesi

Kajal Cicilerim

Geçtiğimiz haftasonu evimde misafir ettiğim arkadaşım Serda, bir arkadaşını ziyarete gitttiği Şanlıurfa'dan bana bu cicileri getirmiş.
Bir kere kutusu çok şık. Paketten 2 ürün çıkıyor. Ruj gibi ambalajlanmış, ikili pakette sürmelerden biri mutlaka siyah, diğeri de istediğiniz renkte.

Sürümü o kadar kolay, renkleri o kadar canlı, kalıcılığı da o kadar güzel ki...Aşağıdaki fotoğrafta renkleri biraz açık çıkmış. Siyahı tam siyah, mavisi canlı mavi, sadece lila ton olarak beklediğimden biraz açık çıktı.

Bunları gözüme sürdükten sonra fotoğraflayıp buraya koyayım, bir de öyle görün...

Patlamış Şekerli Mısır

Özellikle soğuk kış gecelerinde ya da sinemada büyük bir keyifle yediğimiz bol tuzlu patlamış mısırın şekerlisini sevgili Annekaz, bu sayfasında tariflemiş. Denememem mümkün değildi tabi. Tadı gerçekten çok iyi, şekeri de insanı baymıyor, keyifle yenilir, tavsiye ediyorum.

Hindi Prenses

Kimlerin neler yaptığını bilemediğim ama benim müthiş keyifli geçirdiğim bir hafta sonunun ardından herkese merhaba,

Hafta sonu gezdim, eğlendim, dinlendim, bir sürü film izledim ve hatta çekilişim için düşündüğüm öğelerden bir tanesini tamamladım ;)  (Şimdi siz bunu okuduğunuz anda o da ne ola ki diye düşünmeye başlamışsınızdır bile :))  )  Ardından mutfağa girip bir süredir yapmadığım ama tadını çok özlediğimiz bir yemek yaptım. Adı: Hindi Prenses :))  Tarifini Oktay Usta'nın kitabından almıştım. Yılbaşı akşamı, sofranızda müthiş bir lezzet olacağını düşünüyorum. Denemeniz, menfaatiniz icabıdır ;))

Malzemeler:
2 dilim hindi göğüs
1 haşlanmış havuç,
1 adet yeşil biber,
1 tutam ıspanak,
1 domates,
2 diş sarmısak,
1 tatlı kaşığı salça,
Tuz-karabiber,
Ayçiçek yağı-su

Beşamel sosu için:
2 çorba kaşığı un,
1 su bardağına yakın soğuk süt,
Çiçekyağı-tuz karabiber

Yapılışı:
Hindi göğüsün her iki tarafına da tuz ve karabiber ekip tavada kızartın. Kızarttıktan sonra borcam tepsiye alın. Ayrı bir kapta çiçek yağı, doğranmış soğan, yeşil biber ve 1 diş sarmısakla ıspanağı soteleyin, piştikten sonra hindi göğüsün üzerine yayın. Bu arada başka bir kapta havucu soyup haşlayadurun ki elinizin altında hazır bulunsun.

Bu arada başka bir kapta beşamel sosu hazırlayın. Bunun içinse kaba çiçekyağı ve unu ekleyin kavurun. Ardından soğuk süt, tuz ve karabiberi ekleyip karıştırın. Kıvamı koyu olmalı.

Ispanaklı harcı üzerine de beşamel sosu yayın. Aralara da haşladığınız havucu verev kesip süsleyin. Bu kez başka bir tavada da çiçek yağı, 1 diş sarmısak, domates ve salçayla da sos hazırlayın.(Bu, bildiğimiz sos, tarife gerek yok diye düşünüyorum) Bu sosu da üstte beşamel sos olan göğüslerin üzerine 1 yemek kaşığı koyun, kalanını da borcama, etin altlarına da yedirerek dökün. Sıcaklığı 180 derece olan fırında 10 dakika pişirin, servise hazır. 
Biraz zahmetli gibi görünüyor ama hem öyle değil hem de gerçekten muhteşem. Mutlaka denemelisiniz.
Karıştıranlar için sıralamayı tekrarlayalım.
1-Kızarmış hindi göğüs,
2-Sotelenmiş ıspanak,
3-Beşamel sos,
4-Domates ve salçalı sos.

Dipnot: Bazı anlatımları fotoğraflamam gerekiyormuş, şimdi daha net gördüm, acemi bloggerim, acemi bloggerim :))

10 Aralık 2010 Cuma

Yeni Cicim Nasıl?

Bunu geçen akşam Anteres AVM'deki Rossmann'dan aldım. Hafta sonu yeni süreceğim ojeyle deneyeyim, postunu burada yayınlarım.

Bu arada Rossmann'a hala uğramayan varsa çok şey kaçırıyor derim. Herşeyden önce Almanya'dayken görüp de "Neden bunlardan bizde yok?" dediğim küçük seyahat ya da deneme boyları ürünleri kondurmuşlar. Bunun dışında gayet uygun fiyatlara birçok kaliteli marka almak mümkün...

9 Aralık 2010 Perşembe

Koşun Koşun Eyüp Sabri Tuncer Kampanya Yapmış

Eyüp Sabri Tuncer 10 Aralık-31 Aralık tarihleri arasında geçerli olacak yeni bir kampanya başlatmış.

Perfume Jewels kozmetik ürün seti 40,00 TL yerine KDV dahil 5,90 TL

Kaçırmayııınnn...

Olay Nemlendirici Gündüz Kremi


Belli bir yaşa geldikten ya da sinyali aldıktan sonra daha dikkatli olmalı insan cilt bakımı konusunda. Benim de olgunlaşmaya başlayan cildimle ilgili aldığım sinyal üzerine doğru kozmetikçinin yolunu tuttum ve Olay'in Total Effects 7x nemlendirici gündüz kremini satın aldım. Yaklaşık 1 aydır kullandığım ürün hakkında detaylı bilgi verebilirim sanırım.

Öncelikle ürünün vadettiklerine bakalım:
1-Kırışıklık ve çizgilerin görünümünü gözle görünür oranda azaltmaya yardımcı olur,
2-Solgun ciltleri sağlıkla ışıldayan bir görünüme kavuşturur,
3-Cildinizi farkedilir derecede pürüzsüz bir hale getirmeye yardımcı olur,
4-Cildinizdeki ton farklılıklarını gözle görünür derecede yok eder,
5-Gözeneklerin görünümünü azaltır,
6-Leke ve kılcal damarların görünümünü yok eder,
7-Kuru ciltleri yoğun bir şekilde nemlendirir.

Benim cildimde 2,3,4,5 ve 6 numarada belirtilen sıkıntılar mevcut. Bunların giderilmesi için ne yapabilirim soruma cilt bakım uzmanının verdiği cevap bu ürünün adı oldu. İnternette de birkaç yerde ürünle ilgili olumlu yorum okuduğumdan tereddüt etmeden kremi aldım.
Gelelim yorumuma;
1-Şişesi pompalı. Bu da ürünü kullanışlı hale getiriyor, akma bulaşma olmuyor,
2-Fondöten gibi yumuşak kıvamlı ve biraz da renkli. Ayrıca mis gibi de kokuyor,
3-Cildimin soluk görüntüsü ve ton farklılıkları gözle görülür biçimde azaldı,
4-Henüz cilt lekelerimle ilgili herhangi bir değişiklik olmadı,
5-Yoğun nemlendirici özelliği sayesinde cildim yumuşacık oldu. Hatta geçen gün annem beni öptüğünde "Cildin ne kadar yumuşamış, ne kullanıyorsun?" diye sordu. (Reklam falan zannetmeyin, ciddiyim)
6-Herhangi bir alerjik etkisini de görmedim,

Kısaca, üründen şu an gayet memnunum, bittiğinde yenisini almam kuvvetle muhtemel. Kozmetik mağazasında görevli uzman arkadaşın yanında bana hediye ettiği yukarıdaki cicilerin postunu da denedikten sonra yayınlarım.

Not: Huuuh! İnsanın kullandığı ürün hakkında detaylı bilgi vermesi ne zormuş! Kozmetik alanında yazan blogger arkadaşları yürekten kutluyorum. Ne kadar acemi kaldım yanlarında.

Av Mevsimi

Eşimle sinemaya gitmeyi çok sevdiğimizi artık biliyorsunuzdur. Dün akşam da yine vizyonda olan ve merak ettiğimiz "Av Mevsimi" adlı filmdeydik.

Artık Türkiye'de de polisiye-macera türünde filmler çekilmeye başladı ve sayısı da gittikçe çoğalıyor. Türk sineması adına bu büyük bir gelişme bence.

Filme gelecek olursak; kahramanlarımız; Avcı lakaplı emektar bir polis(Şener Şen), Avcı'nın oğlu gibi gördüğü bitirim delikanlı İdris(Cem Yılmaz) ve çömez(Okan Yalabık)  Bir cinayetin peşine düşen bu 3 polisin katili bulma çabaları ise filmin konusu. Genel anlamda bakarsak yukarıda da belirttiğim gibi bu tür çekilen filmlerin sayısının artması bakımından büyük bir gelişme. Kaldı ki Yavuz Turgul da önemli yönetmenlerimizden, bu filmde de gayet başarılı. Filmle ilgili eleştirilerim: 1-Avcı lakaplı bir polis, özellikle olmaması gereken sahnelerde acemi gibi davranmamalıydı, 2-İdris, bu kadar kaliteli bir polisin yanında çömezden beter davranmamalı; tamamen kabakuvvet kullanan zeka yoksunu davranışlarda bulunan bir karakter olmamalıydı, 3-Film müzikleri gayet güzel ve başarılıydı, 4-Bazı sahnelerdeki gerilim izleyiciyi içine almayı başardı.

1 ve 2 numaralı olumsuz eleştirilerim için filmin nazarboncuğu diyelim ve tabii ki vizyondayken filmi izleyin. Özellikle Cem Yılmaz'ın, bir polisin emekliliğe ayrılmasının ardından yapılan tören sonrasında söylediği türküyü ve ortamdaki güzelliğe sizi de dahil etmesini keyifle izleyin.

Dipnot: Fotoğraf, internetten alıntıdır.

7 Aralık 2010 Salı

Yunanistan Gezisi-4. Gün: Kavala


Veee Yunanistan turumuzun sonuna geldiiik. Sabah 08:00'de Atina'dan İstanbul'a gitmek üzere yola çıktık, akşam saat 18:00 sularında Kavala'daydık. Kavala tıpkı Antalya-Kaş gibi bir yer. Gayet güzel, denize sıfır ve çok fazla Türk'ün yaşadığı(belki de mevsimin etkisiyle olsa gerek) sessiz, sakin bir mekan.
Osmanlılar döneminde Balkanların en önemli merkezi ve Osmanlılara bağlı bir liman kentiymiş.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılan su kemeri. Yalnız, tadilattan geçtiği için hiç de o dönemden kalmaymış gibi görünmüyor.



Kavalalı Mehmet Ali Paşa Sokağı girişi. O kadar bizden bir yer ki Kavala, yabancılık çekmeniz mümkün değil.

Medrese

Medresede eğitim görenlerin kaldığı yer.

Fotoğraflarım maalesef bu kadar. Çünkü, denizi, Kavala Kalesini, restaurantları, Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın şimdi müze olarak kullanılan evini içeren pozlar kayıp.
Burada, deniz kenarında yediğimiz uskumru, kalamar ve midye tavaya bayıldım bayıldım. Meşhur Kavala kurabiyesinden bahsetmeme gerek yok sanırım.
Bir sonraki gezimiz mi? Kısmet...

Yunanistan Gezisi-3. Gün: Atina

3. gün Atinadayız. Kalabalığı, karmaşık trafiği, yoğun gece hayatı ve taşmış çöp kutularıyla ülkemizle benzerlik taşıyan Atina. Kahvaltımızın ardından otobüsümüze binip Acropolis'in yolunu tutuyoruz.

Tanrıça Athena'nın baştapınağı Parthenon.


Şehir, şu an tadilatta. E, o kadar görkemi olan ve Atina'ya turist çeken bu şehrin bakıma da ihtiyacı olur tabii.

Biliyor musunuz; Acropolis, inşa edilirken aslında temelini eğri yapmışlar. Amaç; yerin tabanını düşünerek yapı bitirildiğinde şehrin eğri büğrü olmamasını sağlamak.
Ve Zeus Tapınağı. Acropolis'in hemen altında.

Tiyatro.
Antik yapılar şehirle iç içe geçmiş.

Meşhur Acropolis Müzesi. Bildiğimiz müze binalarından ne kadar farklı değil mi?
Agora


Yunan askerlerinin saat başı hani şu meşhur nöbet değişimi yaptıkları parlamento binası. Videoya çektim, tam 10 dakika sürdü. Çok ilginç ve değişik, neden bu kadar yorucu bir nöbet değişimi töreni yapmışlar, anlayabilmiş değilim. Her iki nöbet kulübesinin tam ortasında meçhul askerlerinin anıt mezarı var. Nöbet değişimi sırasında 1-2 dakika kadar saygı duruşunda da bulunuyorlar. 

Ulusal Kütüphane.


Üniversite

Zapion Sarayı

Meşhur Olimpiyat Stadyumu

Zeus Tapınağı

Döneminin ünlü zengini Herodes Atticus'un yapmış olduğu tiyatro




Monastraki Meydanı.
Meşhur Plaka ve Monastraki(her ikisi de yanyana) mutlaka görmeniz gereken yerler. Plaka, Yunanlıların meşhur tavernalarının bulunduğu eğlence mekanı, Monastraki de alışveriş yapabileceğiniz süper uygun ve bol çeşit ürünün bulunduğu bir pazar.

Gittiğinizde bol bol alışveriş yapın, deniz ürünleri yiyin, plakada eğlenin, şehrin sokaklarında kendinizi kaybedin, frappe için, ouzoyu mutlaka deneyin, yunan salatasını deneyin...